2- BERMEKİLER

BERMEKILER (idia 1)

Bermekiler Abbasi Devletinin meşhur vezirlerinin mensub olduğu bir aile. Belh’teki Nevbahar budist tapınağı rahiplerinden olan Bermek, astronomi ve tıp ilimlerinde yetişmiş bir kimseydi. Horasan Valisi Kuteybe bin Müslim’in bölgeye gelmesinden sonra Bermek’in hekimliğinden istifade yoluna gidildi. Bermek Şam’a götürülüp sarayda hekimlik yaptı. Bermek’in Müslüman olan oğlu Halid, Ebu Müslim Horasani'nin maiyetinde bulunup, Abbasi Devletinin kurulmasında büyük gayret gösterdi. Bu sebeple, ilk Abbasi halifesi Ebü’l-Abbas-es-Seffah onu önce baş katipliğe, sonra Beytülmalin idaresine ve daha sonra da vezirlik makamına tayin etti. Halid bin Bermek; isabetli görüşleri, başarılı idaresi ve askeri işlerdeki muvaffakiyetiyle meşhur oldu. Ebu Müslim’in komutasında savaşlara katıldı. 765 senesinde Taberistan valiliğine tayin edildi. Burada 4 sene valilik yaptı. Bizans üzerine yapılan seferlere de katılıp, bazı kalelerin alınmasında çok başarıları görüldü. Bağdat şehrinin kuruluşunda önemli vazifeler aldı. Bağdat’ta pekçok bina yaptırdı. Mansur’un halifeliğinin son yıllarında, Musul valiliğine tayin edildi. Musul valisiyken halk tarafından çok sevildi. Meziyetleri ve faziletleriyle herkesin takdirini kazandı. 781 senesinde vefat etti.


Halid’in oğlu Yahya, Halife Mansur zamanında Azerbaycan ve Ermeniye valiliklerinde bulunmuştu. Halife Mehdi Yahya’yı vezirliğin yanında oğlu Hurun Reşid’i yetiştirmekle de vazifelendirdi.


Harun Reşid halife olunca, Yahya bin Halid’i vezirlikte bıraktı ve Beytülmalin idaresini de verdi. Yahya bin Halid, on yedi sene vezirlik makamında kaldıktan sonra oğlu Fazıl vezir oldu. Fazıl, 793 senesinden 797 senesine kadar Taberistan, Ermeniye, Azerbaycan ve Horasan eyaletlerini idare etti. Horasan’da valiyken kurduğu kalabalık ordu ile zaferler kazandı. Bu ordudan 20.000 kişilik bir grubu Bağdat’a, halifenin emrine gönderdi. İdare ettiği yerlerde camiler, büyük binalar yaptırdı. Kanallar açtırdı. Büyük başarılar gösterip itibar kazandı.


Bermeki ailesinden dördüncü ve son vezir olan Cafer bin Yahya’nın Harun Reşid ile çok yakın bir dostluğu vardı ve gece-gündüz beraberdiler. Bu sebeple uzun müddet vezirlik yaptı. Pekçok servete ve imtiyaza sahib olan Cafer, babası ve kardeşinden daha çok meşhur oldu. Vezarati zamanında kendisi, babası ve kardeşleri son derece müreffeh bir hayat yaşadılar. Pekçok servete sahib oldular. Muhtaçları, alimleri, sanatkarları görüp gözettiler ve sayılamayacak derecede hayır kurumları yaptılar. Böylece Bermeki ailesi, Abbasi Devletinin hem idaresinde ve hem de memleketin imarında, ilmin yayılmasında, ziraat, sanat, ticaret ve diğer alanların gelişmesinde çok hizmet ettiler.


Bermeki ailesinin Abbasi Devleti içinde önemli bir nüfuza ve itibara ve bunun yanında fevkalade bir servete sahib olması dikkati çekiyordu. Hatta, devlete tamamen hakim olacakları düşüncesi yaygın bir hale gelmişti. Bütün bunlar, birtakım fitnelerin çıkmasına sebeb oldu ve Cafer bin Yahya 803 (H.187) senesinde öldürüldü. Cafer’in babası Yahya bin Halid ve kardeşleri Fazıl, Muhammed ve Musa hapsedildiler. Yahya 804, Fazıl 805 senesinde hapisteyken vefat ettiler. Bermeki ailesi, bu hadiselerden sonra bir daha devlet işlerine karışmayarak tarih sahnesinden çekildi.


BERMEKILER (idia 2)


750 Devrimi’nde ve Erken Abbasi Devletinde Zazalar (Bermekiler)


Abbasiler çağının bence bir çok bakımdan kritik bir evresi Harun Reşit ve oğulları Emin ile Memun’un halifelikleri dönemidir. Bu üçlünün yönetimleri 786-833 yılları arasındaki yaklaşık elli yıllık dönemi kapsar.


Ben El Memun’un çağrısı ve kendisini halef olarak belirlemesi üzerine sekizinci İmam Ali Rıza’nın Horasan’a yerleşmesi ve orada yaşaması, Zeydi ve Babek isyanları, Zeydiler’den Yahya’nın Deylem’e sığınması, Babeki ve Zeydiler’in Malatya ve çevresinde ortaya çıkmaları ve daha birçok ipucundan hareketle bu dönemi bir dönüm noktası, deyim uygunsa bir çeşit milad ve bir tür geçiş peryodu olarak görüyorum, ama bazı Alevi geleneklerine de ışık tutabileceğini sandığım bu dönemin neden bana böyle göründüğünü şu anda tam olarak açıklayacak durumda değilim. Şimdilik bu dönemin daha derinliğine çalışılması gereğine işaret ederek yine bu dönemin bir olgusu olan Bermekiler üzerinde yoğunlaşmakla yetinmek zorundayım.


Desmala Sure dergisinin düzenlediği Köln toplantısında (7-9 Ocak 1994) Sünni inançtan Zaza kesime mensup bir grup tarafından okunan bir tebliğde, Hani, Lice, Genç ve Bingöl yörelerinde, özellikle Şel, Mıstan, Botan, Az ve Hazarşah Zazalar’ı arasında “Ma Bermeki ra amey” (Biz Bermeki’yiz) şeklinde bir geleneğin varlığından sözedildiğini hatırlıyorum.


Bu nedenle kısaca da olsa Bermekiler üzerinde durmak istiyorum.


Çünkü bu gelenekte gerçek payı bulunduğunu ve Bermekiler’in Zaza olduğunu düşünüyorum.


Kaynaklara göre Bermekiler Belh (Horasan)’li ve Sasani orijinlidirler. Onların Sasani yöneticilerinin soyundan oldukları belirtilmektedir.


Enc. Of İslam, Britannica ve P. K. Hitti’de yer verilen bilgilere göre, bir kısmı Irak’a göçen bu ailenin ceddi Barmak (Bermek, Ar. El Baramika), M.S. 725-26 yıllarında hâlâ Belh’de bulunuyordu.


Barmak sözcüğü bir ünvandır. P. K. Hitti’ye göre barmak kelimesi Budistler’de baş-rahip demektir. Bu ailenin atası Barmak da Belh’deki Budist manastırının baş-rahibi idi.


Başlangıçta Zerdüşti-Budist rahipleri oldukları söylenen Barmak ailesi, adını Abbasi devrimine katıldığında duyurur. Bu sıralarda İslam’ı benimser, Horasan’dan Irak’a göçederek Basra’ya yerleşir.


Bazı kaynaklara göre bu ailenin veya bir bölümünün kendi yurdu Horasan’dan Irak’a göçü Belh kentinin 663 yılında Araplar tarafından zaptından hemen sonraya rastlar. Onların Irak’ta Azd aşiretiyle ve Abbasi önderleriyle sıkı ilişkiler kurdukları söylenir.


Barmak’ın oğlu Halit (Khalid) bin Barmak’ın adı Emeviler döneminin sonlarında duyulur. Haşimi hareketi içinde yeralan Halit, ilk Abbasi halifesi El Saffah’ın veya El Mansur (754-775)’un veziri olarak atanır. Bermekiler’den vezirlik yapan ilk isim odur. El Saffah ailesi ile sıkı ilişkileri akrabalıklar kurulmasıyla sonuçlanır. Halife Mansur (754-775) altında önemli rol oynamaya devam eden Halit, iki yıl kadar Fars eyaletinin valiliği görevinde bulunur. 765 yılında Tabaristan valisi olarak atanan Halid, burada yedi yıl kadar görev yapar, hatta 767-71 arası yıllarda hayli popülarite kazandığı Tabaristan’da kendi adına para bastırır. Abbasi halifeleriyle ilişkileri o denli içli dışlıdır ki, bu tarihlerde Halit’in torunu El Fazl (Fadl) bin Yahya, Abbasi halifesi Harun Reşit (786-809)’in üvey kardeşi haline gelmiştir artık. Bu tarihten sonra Halit’i bir ‘Kürt’ isyanının patlak verdiği Musul’da valilik yaparken görürüz. 779-80 yıllarında tekrar Fars valiliğinde bulunur. Ardından Halit ile oğlu Yahya’nın prens Harun Reşit’le birlikte Bizans topraklarındaki Samalu kuşatmasına katıldıklarına tanık oluyoruz. Artık hayli yaşlanmış bulunan Halit, bu Bizans kalesini zaptettiğinde de dikkat çeker (Tabari’den akt. P. K. Hitti, a.g.e., s. 294).


781-82 yılında Halit öldükten sonra onun oğulları Yahya b. Halid ve Muhammed b. Halid öne çıkarlar. Bir aralık prens Harun’la birlikte Azerbaycan ve Ermenistan’ı yöneten Yahya, Harun Reşit’in halifeliği zamanına rastlayan 786’dan 803’e kadarki on-yedi yıl boyunca Abbasi vezirliği yapar. Bazı tarihçiler bu peryodu ‘Bermekiler’in yönetim dönemi’ olarak tanımlamaktadırlar.


Bu dönem boyunca Abbasi imparatorluğunda fiili iktidar ve otorite Bermekiler’dir. İmparatorluğun ipleri pratik olarak halife Harun’un Baba diye çağırdığı Yahya ile oğulları El Fazl ve Cafer (Ja’far)’in ellerindedir. Gerçek yönetici Harun Reşit değil, veziri Yahya’dır.


Yahya’nın Fazl, Cafer, Muhammed ve Musa adlarındaki dört oğlu da Abbasi yönetiminde önemli pozisyonlar işgal etmişlerdir.


Suriye ve Sind valiliklerinde bulunan Musa (ölm. 835), geride İmran adında bir oğul ve Djahza soyadıyla bilinen müzik ve literatür alanında ünlenmiş Ahmed b. Cafer adında bir torun bırakır. Muhammed, Merv’de Harun Reşit’in oğullarından halife El Memun (813-33)’un sarayında görev yapar. Kendisinden sonra Merv sarayında oğlu Ahmet öne çıkar. Harun’un üvey kardeşi de olan Fazl b. Yahya ile kardeşi Cafer ise Abbasi vezirliği yapmışlardır. 796 yılında Suriye’deki isyanı bastırmaya gönderilen Cafer (ölm. 803?), daha sonra Horasan valisi olarak atanır ve prens El Memun’un yardımcılığı görevinde bulunur. Yahya’nın oğulları içinden en önemli figür büyük oğlu El Fazl’dır (ölm. 808). Yaklaşık 792 yılından itibaren İran’ın batı eyaletlerini yöneten Fazl, Alevi isyancı Yahya bin Abd Allah’a karşı gönderildiğinde, onu görüşmeler yoluyla ikna etmeyi tercih eder ve bunu başarır.


Bu dönemde Abbasi zulmünden kaçmak zorunda kalan Aleviler İslam’ın henüz giremediği tek yer olan Deylem’e sığınıyorlardı. Deylem’deki Alevi sığınmacıların ilki Harun Reşit’in isyancı kardeşiyle birlikte hareket eden ve bu yüzden iki kardeşi idam edilen Yahya bin Abd Allah olmuştu (791).


O’nu ikna eden Bermeki Fazl’ın bir Alevi yanlısı olduğu ve bu eğilimi nedeniyle üvey kardeşi Harun Reşit’in tepkisini kazandığı kaydedilmektedir. Bir sonraki yıl Horasan valisi olarak atanan Fazl, Horasan’dan topladığı orduyla Kabil’i pasifize eder. 794 yılında Harun Reşit’in oğlu prens Muhammed El Emin (809-813 arasında halife)’in yardımcılığını yapar. Daha sonra geri Bağdat sarayına döner. Fazl’ın oğlu El Abbas da Merv’de El Memun’un sarayında öne çıkmış Bermekiler’den biriydi.


Onyedi yıl boyunca Abbasi imparatorluğunda adeta devlet içinde devlet olan, vezirlik makamını uzun süre irsi olarak ellerinde tutan ve Abbasi sarayının yerleşiklerine dönüşen Bermekiler, 799 yılından itibaren hernasılsa düşürüldüler.


802 yılında ansızın Bermekiler’i yerlerinden etmeye karar veren Harun Reşit, 803’te Yahya’nın oğlu olup henüz otuz-yedi yaşında bulunan Cafer’i astırır, El Fazl ve diğer kardeşlerini ise tutuklar. Babaları Yahya da gözaltına alınır. Bermekiler’den dokunulmayan tek kişi Halid’in oğlu Muhammed’dir. Gerisinin mülklerine el konulur.


Yahya ve El Fazl tutuklu olarak Rakka’ya gönderildiler ve bu ikilinin bazı partizanları heretik (Alevi muhalifler) olmakla suçlanıp asıldılar. Yahya, 805 yılında Rakka’da öldü. Bu tarihte yetmiş yaşındaydı. El Fazl da kırk-beş yaşında bulunduğu 808 yılında Rakka’da öldü.


Halid El-Bermeki tarafından kurulmuş olan ünlü Bermeki evinin düşüşü o çağın insanı için bir sürpriz olmuştur. Çünkü doyurucu bir neden gösterilememiştir. Ortalıkta Abbasa hikayesi gibi çeşitli rivayetler dolaşmış. Kaynaklara göre Bermekiler’in düşürülüşü bugün bile en azından kısmen hâlâ karanlık bir konudur.


Düşürülmüş olsalar da Bermekiler’in nüfuzları hemen sona ermeyip sonraki dönemin bazı vezirleri ve sekreterleri dolayımıyla yıllarca sürmüştür.


Binbir Gece Masalları’nda popülarize edilen Cafer figürü, Bermekiler’den Cafer bin Yahya’dır.


Bağdat’ın doğusunda yaşayan Bermekiler, P. K. Hitti’nin yazdığına göre çok zengin ve cömert bir aileydi. Özellikle cömertlikleriyle ünlendikleri söylenir. Hitti’nin dediğine göre bugün bile Arapça konuşan ülkelerde Barmaki adı cömert sözcüğü ile eş-anlamlı kullanılmaktadır. Harun’la çok samimi olan Cafer’in ve Fazl’ın adları da iyi bilinmektedir. Arap tarihçileri özellikle Fazl’ın literatür alanındaki yeteneği ve güçlü kalemi yüzünden Bermekiler’i Ehl el-Kalem (Kalem Halkı/İnsanı) adı verilen sınıfın kurucusu saymışlardır.


Hitti, Bermekiler’in Şii olduklarını özellikle vurgulamaktadır (Bk. Hitti, a.g.e., s. 296).


Mukaddime adlı eserinde İbni Haldun da Bermekiler’in düşüşünü açıklamayı dener. Abdullah bin Abbas’ın torunu, Muhammed’ül-Mehdi (775-785)’nin kızı ve Harun Reşit’in de kızkardeşi olan Abbase’nin Bermekiler’den Cafer b. Yahya b. Halid’le evlendiğine işaret eden İbn Haldun, tarihçilerin Harun Reşit’in Bermekiler’e yaptığını Abbase-Cafer ilişkilerine bağladıklarını (Arap-olmayan soydan birinin bir Arap’la evliliğinin kabul görmeyişi), ama bunun yanlış olduğunu yazmaktadır. Ona göre Bermekoğulları’nın başına gelenler aslında onların devlete egemen olmaları, hazine mallarına el koymalarından dolayıdır.


Harun’u halifeliğe hazırlayan ve bu makama oturtan Yahya’ydı. İbn Haldun’a göre sarayda Harun’un baba diye çağırdığı Yahya’nın oğullarından 25 kılıç ve kalem sahibi önemli kişi vardı.


Bermekiler’in peygamberin yakınlarına ve Şiiler’e bağış yağdırdığına, soylulardan alıp yoksula verdiklerine ve köleleri özgürleştirdiklerine değinen İbn Haldun, Bermekiler’in bu nedenlerden dolayı sevildikleri, en uzak ülkelerde bile itibar gördükleri ve övüldükleri için Harun Reşit’i kıskançlığa ve endişeye sürüklediklerinin altını çizmektedir.


O’nun yazdığına göre halife Mansur (754-75)’a başkaldıran Muhammed Mehdi’nin kardeşi Yahya olayında da Bermekiler’in halifeye karşı suç işledikleri düşünülmüştür.


İbn Haldun, Taberi’ye dayanarak Yahya olayını anlatır ve Bermekiler’in düşüşüne bu olayın sebep olduğunu söyler. Yahya’yı Deylem bölgesinden başkente indiren kişinin gerçekte Harun’dan bağışlama belgesini götüren Bermekiler’den Fazl bin Yahya olduğunu belirten İbn Haldun, Harun Reşit’in Yahya’yı Bermek’i Cafer b. Yahya b. Halid’e teslim ettiğini ve onu kendi evinde ağırlayan Cafer’in de bir süre sonra kendi kararıyla Yahya’yı serbest bıraktığını anlatır. Haldun’a göre Bermeki Cafer bu konuda peygamber ailesinin kanlarını korumak için hükümdarın yürütme yetkisine bile karışarak Yahya’yı serbest bırakmış ve ajanların durumu iletmeleri üzerine Harun tarafından soruşturmaya hedef olmuştur (Bk. İbn Haldun, Mukaddime, cilt 1, s. 84-87, Onur yay., 1977, Turan Dursun çevirisi).


Bermekiler konusunda Şerefname’de verilen bilgilerin Zazalar arasındaki geleneği doğruladığını düşünüyorum.


Şeref Han, bu konuya Sıwedi Beyleri (Sıvıdi veya Sıwedi adının aslı Arapça çevirmene göre Surek/Siverek’tir) bölümünde değinir.


Bu bölümde anlatılan aslında Genç ve Çabakçur (Bingöl) beyleridir. Bunlara Sıwedi Beyleri denmesinin nedeni Genç’e göçüp yerleşen Sıwedi aşiretine liderlik yapmalarıdır. Şerefname’nin Arapça çevirmenine göre bu aşiret Genc’e Siverek’ten göçmüştür. Şeref Han, Sıwedi aşireti ile bu aşiretin liderlerinin ayrı ayrı orijinlerden olduklarına işaret eder. O’nun bu görüşü Sıwedi aşiretinin adını Medine civarındaki Süveyd köyü ve sahabeden Esved adlı biriyle ilişkilendiren rivayete dayanıyor. Arapça çevirmen bu rivayetin yanlış olduğunu düşünmektedir.


Şerefname, Genc’e yerleşen Sıwedi aşiretinin (daha doğrusu aşiretler grubunun) beylerinin İran krallarının soyundan gelen Bermek-Oğulları’ndan olduklarını aktarmaktadır. Belh (Baktriya)’li olan Bermekiler, Şeref Han’a göre başlangıçta ateşe tapıyorlardı, ama daha sonra İslam’ı benimsediler.


Şerefname, Bermekiler’den Yahya b. Halid’in Fazl, Cafer ve Musa adlı üç oğlunun Abbasiler zamanında Bağdat’tan gelerek Genc’e bağlı Hancuk’a yerleştiklerini ve Sıwedi adıyla bilinen aşiretlerin başına geçtiklerini yazmaktadır. Daha sonra Yahya ve Fazl’ın Harun Reşit tarafından hapse atıldığını, Cafer’in ise öldürüldüğünü belirten Şeref Han, ilkin bir düzeltme yaparak aynı akıbetten kaçınmak için Genc’e sığınmış olanların büyük ihtimalle Musa ve yanındaki iki diğer kişi olmaları gerektiğini yazarsa da en sonunda gene üç kardeşte karar kılar.


Genç’teki Sıwedi aşiretine sığınan üç kardeşten ortancası ölür, bir şeyh olan büyük kardeş ile küçüğü ise Genç ve Çebakçur’da oturan Sıwedi aşiretlerinin başına getirilirler ve bazı kesintilere rağmen en azından Safeviler ve Osmanlılar dönemine kadar adı geçen aşiretleri onlar yönetirler (Bk. Şerefname, M. E. Bozarslan çevirisi).


O halde Hani, Lice, Genç ve Bingöl Zazalar’ı arasında hâlâ yaşayan Bermekiler’den geldiklerine ilişkin gelenek en azından aşiret beylerinin bir bölümünün orijinini açıklayıcı niteliktedir. Şerefname’de anlatılanlar bu geleneği doğrulamaktadır.


M. Şerif Fırat’ın aktardığı Zazalar arasındaki “Biz Halidi’yiz” geleneğinde adı geçen de mümkündür ki Bermekiler’den Halid olsun. O taktirde “Biz Halidi’yiz” sözü belki de Bermeki olmaklığa işarettir.


Sözü edilen sığınma olayının yukarıda verdiğim bilgiler ışığında 8. yüzyıl sonları ile 9. yüzyıl başlarına rastladığı açıktır.


Benim görüşüme göre bu sığınma olayında Zazalar Zazalar’a sığınmıştır.

1 yorum:

yasin dedi ki...

Berbekiler bingöl kolundan selamlar.
Topladiginiz sayfalarin kaynagini göstersenin daha yararli olur diye düsünüyorum. cok önemli bir is baslatmissiniz tesekürler.
Yasin bayanay